Rabbimize sonsuz hamdolsun ki bizleri bir Cuma’ya daha ulaştırdı. Salât ve selam Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, onun aline, ashabına ve bizleri bugüne ulaştıran tüm müminlere olsun.
Bugün hicrî takvimde Muharrem ayının içerisindeyiz. Bu ay; sabrın, hikmetin, takvanın ve ibretin ayıdır. Yarın ise Âşûrâ günü... Âşûrâ; sadece bir tarih değil, bir uyanıştır. Hz. Hüseyin Efendimizin Kerbelâ’da verdiği şehadet, bize hakkın yanında dimdik durmanın, adaletten sapmamanın sembolüdür.
Kardeşlerim,
Zaman değişse de hakikatin kıymeti değişmez. Bugün yaşadığımız dünyada nice fitneler, bölücülükler, kalp kırıklıkları var. Halbuki Rabbimiz ne buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; parçalanmayın.” (Âl-i İmrân, 103)
Eğer biz geçmişten ibret almazsak, aynı yanlışları farklı isimlerle tekrar ederiz. Eğer biz ferasetle bakmazsak, gözümüz açık ama gönlümüz kör olur. Eğer biz sabrı kuşanmazsak, aceleyle harap eder, merhameti yitiririz.
Kıymetli Cemaat,
Ormanlarımız yanıyor, denizlerimiz kirleniyor, vicdanlarımız sızlıyor. Her kul, yaratılışın emanetçisi olduğunu unutmamalı. “Benim küçük bir katkım ne fark eder?” demeden, çevreye, topluma ve ümmete karşı sorumluluğumuzu bilelim.
Âşûrâ’yı sadece oruçla değil, iç muhasebeyle geçirelim. Kin yerine muhabbeti, öfke yerine sabrı seçelim. Hz. Hüseyin’in cesaretiyle doğruda sebat edelim. Onun duasıyla dua edelim:
"Ya Rabbi! Senden başka dostumuz yoktur. Sen bizim sahibimizsin, yardımcımızsın."
Allah hepimize feraset, basiret, sabır ve hayırla dolu bir ömür nasip eylesin. Amin.