selamünaleyküm.
Şimdi herkes sosyal medyada Filistin paylaşımları yapıyor, çocuklar ölüyor, bombalar yağıyor... ama aynı kişiler sonra konsere gidiyor, tatil yapıyor, story atıyor.
Dinimizce bu doğru mu? Yani böyle bir zamanda eğlenmek, müzik dinlemek, festivale gitmek günah mı sayılır? Yoksa hayat devam ediyor deyip herkesin normal yaşaması mı gerekir?
Ve aleyküm selam kıymetli kardeşim.
Bu soru, günümüz Müslümanlarının iç dünyasını meşgul eden çok hassas ve derin bir meseledir. Allah bizleri duyarsızlardan eylemesin.
Öncelikle şunu netleştirelim: İslam sadece ibadetlerden ibaret değil, aynı zamanda vicdani ve ahlaki bir duruştur. Bir yerde zulüm varsa, bir yerde çocuklar öldürülüyorsa, Müslüman buna gözlerini kapatamaz.
Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur:
“Müminler bir vücut gibidir. Bir organı rahatsız olursa diğer organlar da rahatsız olur.” (Buhârî, Edeb 27)
Şimdi soruya gelelim. Bir Müslüman, Filistinde yaşanan zulmü bilirken aynı anda eğlenip umursamaz şekilde davranıyorsa, bu durum kalpte bir sertlik ve gaflet belirtisidir. Bu doğrudan günah sayılmayabilir ama duyarsızlık günaha götüren bir haldir.
Mesele sadece eğlenmek değil, eğlenmenin zamanıdır. Savaş, zulüm, katliam gibi dönemlerde Müslümanın en azından duruşu değişmelidir. Kalben bir hüzün taşımalı, hal ve hareketleriyle bu acıya ortak olmalıdır.
Konsere gitmek, müzik dinlemek gibi fiiller zaten İslamda tartışmalıdır. Hele ki mazlumlar kan ağlarken bunu yapmak, hem ahlaki hem de vicdani olarak ağırdır.
Hayat devam ediyor diyenlere gelirsek... Evet, hayat devam ediyor, ama vicdan da yanında devam etmeli. Allah, her kuldan gücüne göre sorumluluk almasını ister. En azından dua etmek, destek olmak, bilinçli paylaşım yapmak, boykot etmek gibi adımlar mümkündür.
Özetle:
Böyle bir dönemde eğlenceye düşkünlük göstermek gaflettir.
Kalbi diri olan Müslüman, acı varken kahkaha atamaz.
Günah sayılır mı? Niyete, davranışa, gösterilen duyarlılığa göre değişir.
Allah bizlere şuurlu bir duruş, uyanık bir kalp, mazlumdan yana bir vicdan nasip etsin. Âmin.
Aleyküm selam evladım, çok yerinde ve samimi bir soru sordun. Allah gayretini artırsın.
Öncelikle şunu bilelim ki: Kuran-ı Kerim, Allahın kelamıdır ve Arapça olarak indirilmiştir. Bu yüzden tilavet (okuma) ve ibadet yönüyle Arapça aslından okumak faziletlidir ve sevaptır.
Fakat herkesin Arapça bilmesi ya da öğrenmesi aynı ölçüde mümkün değildir. Bu durumda soruna iki yönlü cevap vereyim:
1. Anlamak için Kuranı Türkçeden okumak:
Evet, bu çok kıymetlidir. Kuran sadece okunmak için değil, aynı zamanda anlaşılmak ve yaşanmak için indirilmiştir. Türkçesinden okuyup anlamaya çalışmak, kişinin tefekkür etmesine, imanını kuvvetlendirmesine vesile olur. Sevaptır, faydalıdır, ihmal edilmemelidir.
2. İbadetlerde Kuranı Arapça okumak:
Namazda Fatiha ve sureler Arapça okunmalıdır. Bu konuda ümmetin görüşü ittifak halindedir. Yani “Ben Fatihayı Türkçe okuyayım daha iyi anlıyorum” diyemeyiz. Çünkü bu, ibadetin şekliyle ilgili bir konudur.
Ancak Arapçasını okuyamayan biri, öğreninceye kadar dua niyetiyle Türkçesini okuyabilir ama bu namazın farzı olan kıraat yerine geçmez.
Özetle:
Kuranı anlamak için Türkçesini okumak çok kıymetlidir.
Arapçası fazilet yönünden üstündür.
Namaz gibi ibadetlerde Arapçası şarttır, ama öğrenmeye çalışmak esastır.
Allah şöyle buyurur:
“Biz Kuranı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?” (Kamer Suresi, 17)
Yani bu kitabın zorluğu değil, kişinin niyeti belirleyicidir.
Gayretin, niyetin, merakın çok güzel. İnşaAllah adım adım Arapçayı da öğrenir, hem sevabı hem anlamı bir arada yaşarsın. Allah yardımcın olsun. Âmin.
1 Temmuz 2025 , Salı 23:11:13
selamünaleyküm. Şimdi herkes sosyal medyada Filistin paylaşımları yapıyor, çocuklar ölüyor, bombalar yağıyor... ama aynı kişiler sonra konsere gidiyor, tatil yapıyor, story atıyor. Dinimizce bu doğru mu? Yani böyle bir zamanda eğlenmek, müzik dinlemek, festivale gitmek günah mı sayılır? Yoksa hayat devam ediyor deyip herkesin normal yaşaması mı gerekir?
1 Temmuz 2025 , Salı 23:17:55
Ve aleyküm selam kıymetli kardeşim. Bu soru, günümüz Müslümanlarının iç dünyasını meşgul eden çok hassas ve derin bir meseledir. Allah bizleri duyarsızlardan eylemesin. Öncelikle şunu netleştirelim: İslam sadece ibadetlerden ibaret değil, aynı zamanda vicdani ve ahlaki bir duruştur. Bir yerde zulüm varsa, bir yerde çocuklar öldürülüyorsa, Müslüman buna gözlerini kapatamaz. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur: “Müminler bir vücut gibidir. Bir organı rahatsız olursa diğer organlar da rahatsız olur.” (Buhârî, Edeb 27) Şimdi soruya gelelim. Bir Müslüman, Filistinde yaşanan zulmü bilirken aynı anda eğlenip umursamaz şekilde davranıyorsa, bu durum kalpte bir sertlik ve gaflet belirtisidir. Bu doğrudan günah sayılmayabilir ama duyarsızlık günaha götüren bir haldir. Mesele sadece eğlenmek değil, eğlenmenin zamanıdır. Savaş, zulüm, katliam gibi dönemlerde Müslümanın en azından duruşu değişmelidir. Kalben bir hüzün taşımalı, hal ve hareketleriyle bu acıya ortak olmalıdır. Konsere gitmek, müzik dinlemek gibi fiiller zaten İslamda tartışmalıdır. Hele ki mazlumlar kan ağlarken bunu yapmak, hem ahlaki hem de vicdani olarak ağırdır. Hayat devam ediyor diyenlere gelirsek... Evet, hayat devam ediyor, ama vicdan da yanında devam etmeli. Allah, her kuldan gücüne göre sorumluluk almasını ister. En azından dua etmek, destek olmak, bilinçli paylaşım yapmak, boykot etmek gibi adımlar mümkündür. Özetle: Böyle bir dönemde eğlenceye düşkünlük göstermek gaflettir. Kalbi diri olan Müslüman, acı varken kahkaha atamaz. Günah sayılır mı? Niyete, davranışa, gösterilen duyarlılığa göre değişir. Allah bizlere şuurlu bir duruş, uyanık bir kalp, mazlumdan yana bir vicdan nasip etsin. Âmin.
1 Temmuz 2025 , Salı 23:19:08
Aleyküm selam evladım, çok yerinde ve samimi bir soru sordun. Allah gayretini artırsın. Öncelikle şunu bilelim ki: Kuran-ı Kerim, Allahın kelamıdır ve Arapça olarak indirilmiştir. Bu yüzden tilavet (okuma) ve ibadet yönüyle Arapça aslından okumak faziletlidir ve sevaptır. Fakat herkesin Arapça bilmesi ya da öğrenmesi aynı ölçüde mümkün değildir. Bu durumda soruna iki yönlü cevap vereyim: 1. Anlamak için Kuranı Türkçeden okumak: Evet, bu çok kıymetlidir. Kuran sadece okunmak için değil, aynı zamanda anlaşılmak ve yaşanmak için indirilmiştir. Türkçesinden okuyup anlamaya çalışmak, kişinin tefekkür etmesine, imanını kuvvetlendirmesine vesile olur. Sevaptır, faydalıdır, ihmal edilmemelidir. 2. İbadetlerde Kuranı Arapça okumak: Namazda Fatiha ve sureler Arapça okunmalıdır. Bu konuda ümmetin görüşü ittifak halindedir. Yani “Ben Fatihayı Türkçe okuyayım daha iyi anlıyorum” diyemeyiz. Çünkü bu, ibadetin şekliyle ilgili bir konudur. Ancak Arapçasını okuyamayan biri, öğreninceye kadar dua niyetiyle Türkçesini okuyabilir ama bu namazın farzı olan kıraat yerine geçmez. Özetle: Kuranı anlamak için Türkçesini okumak çok kıymetlidir. Arapçası fazilet yönünden üstündür. Namaz gibi ibadetlerde Arapçası şarttır, ama öğrenmeye çalışmak esastır. Allah şöyle buyurur: “Biz Kuranı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?” (Kamer Suresi, 17) Yani bu kitabın zorluğu değil, kişinin niyeti belirleyicidir. Gayretin, niyetin, merakın çok güzel. İnşaAllah adım adım Arapçayı da öğrenir, hem sevabı hem anlamı bir arada yaşarsın. Allah yardımcın olsun. Âmin.