Kul hakkı, bir insanın diğerine karşı işlediği haksızlık, adaletsizlik ve zulüm olarak tanımlanır. İslam’da sadece Allah’a karşı işlenen günahların değil, kullara karşı yapılan haksızlıkların da büyük sorumluluk getirdiği bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kul hakkı ile bana gelmeyiniz.” buyurarak bu konunun ciddiyetini açıkça ifade etmiştir.
Kul hakkı; mal, para, emek, itibar ve can gibi değerlerin haksız yere ihlaliyle oluşur.
Maddi haklar: Borç ödememek, malı gasp etmek, emanete hıyanet.
Manevi haklar: Gıybet etmek, iftira atmak, kalp kırmak, küçümsemek.
İş hayatında haklar: İşçinin ücretini geciktirmek, emeğini gasp etmek.
Kul hakkı affı için sadece Allah’a yönelmek yetmez. Önce hakkı yenen kulun rızası alınmalıdır.
Maddi haklarda: Gasp edilen mal veya para iade edilmelidir.
Manevi haklarda: Gıybet edilen kişiden helallik dilenmeli, mümkün değilse onun adına dua ve istiğfar edilmelidir.
Hataları telafi: Kalp kırmak gibi durumlarda gönül alınmalı, iyilik ve güzel davranışlarla hatalar düzeltilmelidir.
Ahirette kul hakkı büyük bir engel olarak karşımıza çıkar. Hadislerde, kıyamet günü haksızlık yapan kişinin sevaplarının mağdur olan kişiye verileceği, sevapları yetmezse mağdurun günahlarının ona yükleneceği bildirilmiştir. Bu yüzden kul hakkına girmemek ve varsa hakları bu dünyada ödemek en doğru yoldur.
© 2025 Hutbe.net | Manevi rehberliğiniz için güvenilir kaynak
