Tüm İçerikler

Yeni Eklenen Hocalar

Mehmet Emin Yıldız

10 Mayıs 1975 , Cumartesi


Fatma Yılmaz

1 Mart 1990 , Perşembe


Mustafa Yıldız

5 Ekim 1983 , Çarşamba


Abdullah İ̇mamoğlu

1 Kasım 1970 , Pazar


Yeni Eklenen İçerikler


Hac’da Şeytan Neden Taşlanır?

10 Eylül 2025 , Çarşamba - 23:20:01


İ̇̇slam’da Akraba Evliliği Yasak Mı?

10 Eylül 2025 , Çarşamba - 23:18:03


Nazardan Korunma Duaları

10 Eylül 2025 , Çarşamba - 23:15:38


Namazdan Sonra Okunacak Dualar Ve Anlamı

10 Eylül 2025 , Çarşamba - 23:13:35


Ayetel Kürsi Okunuşu Ve Anlamı Videolu

17 Ağustos 2025 , Pazar - 13:17:11


Fatiha Suresi Okunuşu Ve Anlamı

17 Ağustos 2025 , Pazar - 13:14:34


Adım Adım Gusül Abdesti Nasıl Alınır? 2025

17 Ağustos 2025 , Pazar - 13:11:34



Cenabet (cünüp) Olarak Gezmek Günah Mıdır?

11 Ağustos 2025 , Pazartesi - 22:54:48


Cenaze Namazı Nasıl Kılınır, Nelere Dikkat Edilmeli?

11 Ağustos 2025 , Pazartesi - 22:53:10



Aile İ̇̇çi İ̇̇letişim Sorunlarının Artış Nedenleri

11 Ağustos 2025 , Pazartesi - 22:47:32


Hac Ziyareti Hakkında Bilinmesi Gereken Kurallar!

11 Ağustos 2025 , Pazartesi - 20:38:31



Rastgele İçerik

Üyelerimizden Gelenler

Tüm İçerikler


Günümüz dünyasında, aile bağlarının güçlenmesi ve sağlam temeller üzerine kurulması her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Ancak ne yazık ki, aile içinde iletişim sorunlarının arttığına şahit oluyoruz. Bu sorunlar, fertler arasında yanlış anlamalara, kalplerin kırılmasına ve neticede manevi zayıflamalara sebebiyet verebilmektedir. Peki, aile içi iletişim neden gün geçtikçe zorlaşmaktadır? Bu sorunun çeşitli sebepleri vardır ki, onları anlamak ve üzerine düşünmek gerekmektedir.1. Teknolojinin Hâkimiyeti ve Dijital DünyaTeknoloji, hayatımızın her alanına sirayet etmiş, çocuklarımızdan büyüklerimize kadar hepimizi sarmış durumdadır. Akıllı telefonlar, televizyon, bilgisayar ve sosyal medya gibi dijital araçlar, aile fertlerinin yüz yüze iletişimini azaltmaktadır. Ekranlar arkasında geçirilen vakit, birbirimize ayırdığımız zamanı büyük oranda kısıtlamakta, kalplerimizin birbirinden uzaklaşmasına vesile olmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de Allah, “Onlarla güzel konuş” (İsra, 17:53) buyurarak iletişimin önemini bize hatırlatır. Ne var ki, teknolojinin esiri olan kalpler, gerçek samimiyetten uzaklaşmaktadır.2. Yoğun İş ve Meslek HayatıÇağımızın getirdiği hızlı tempo, aile bireylerinin birbirleriyle geçirebileceği vakti kısıtlamaktadır. İş telaşı, sorumluluklar ve gündelik sıkıntılar, aile içinde konuşmayı ve birbirini dinlemeyi zorlaştırmaktadır. İslâm aile hayatında, fertlerin birbirine zaman ayırması, sevgiyi ve saygıyı artırması önemlidir. Efendimiz (sav) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyururken, aslında sosyal bağların, aile ve çevre ilişkilerinin ne kadar kıymetli olduğunu ifade eder. Aile fertlerinin birbirini ihmal etmemesi, iletişimde kopukluğa meydan vermemelidir.3. Empati Eksikliği ve AnlayışsızlıkAile içi iletişimde karşılıklı anlayış ve empati çok mühimdir. Birbirimizi dinlemeli, yargılamadan kalplerimizi açmalıyız. Fakat günümüzde bencillik, sabırsızlık ve hoşgörüsüzlük, aile bireylerinin birbirini anlamasını zorlaştırmaktadır. Hz. Peygamber (sav) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” diyerek aile içinde sevgi ve sabrın esas olduğunu müjdelemiştir. Anlayışsızlık, iletişim bariyerlerinin yükselmesine neden olur ve bu da sorunların büyümesine yol açar.4. Dini ve Manevi İhmalAilede dini eğitim ve manevi rehberlik, fertlerin kalplerini birleştirir. Kur’an ve sünnet ışığında şekillenen aile hayatı, karşılıklı sevgi, saygı ve sabır üzerine inşa edilir. Ancak, günümüzde dini sorumlulukların ihmali, aile fertleri arasında manevî bağların zayıflamasına sebep olmaktadır. Oysa İslâm’da “Birbirinizi sevin, sayın ve hayırlı söz söyleyin” (Hadis-i Şerif) düsturu, aile içi iletişimin temel taşıdır. Dini değerlerden uzak kalmak, kalpleri soğutur, iletişimi zedeler.5. Çözüm Arayışına GirişmekElbette, iletişim sorunları hayatın tabiatındandır; önemli olan çözüm bulmaktır. Aile fertleri, Kur’an ve Peygamberimizin öğütlerinden istifade ederek, empatiyi artırmalı, teknolojiyi kontrollü kullanmalı, birlikte kaliteli vakit geçirmeye önem vermelidir. Dua ve sabır ile aile bağları güçlendirilmelidir.Sonuç Aile içi iletişim sorunlarının artması, günümüzün modern hayatının getirdiği birtakım zorluklarla yakından ilişkilidir. Ancak İslâm, bize “İyilikle emir verin, kötü sözden sakının” (Bakara, 2:83) diyerek aile fertlerinin birbirine karşı güzel davranmasını öğütler. Bu rehberlikle hareket ederek, aile içinde sevgi ve saygıyı artırabilir, iletişim köprülerini sağlamlaştırabiliriz. Unutmayalım ki, güçlü aile güçlü toplum demektir.
Devamını Göster

Hac, İslam’ın beş şartından biridir ve her Müslüman’ın maddi ve fiziki imkânı olduğunda ömründe en az bir defa yerine getirmesi farzdır. Hac ibadetine dair pek çok soru gündeme gelir. Bu makalede, hac ziyareti hakkında en çok merak edilen soruları Peygamberimizin sünneti ve Diyanet’in açıklamaları ışığında net ve anlaşılır şekilde cevaplayacağız.1. Hac Ne Zaman Yapılır?Hac, her yıl Zilhicce ayının 8-13. günleri arasında yapılır. Bu kutsal zaman diliminde Kabe ve çevresinde gerçekleşen ibadetler, Müslümanların manevi hayatında derin izler bırakır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Haccın zamanı belli, tavafın vakti bellidir” buyurmuştur. Bu sebeple hac zamanı dışındaki ziyaretler umre olarak adlandırılır.2. Hac İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?Hac ibadetinin farz olabilmesi için şu şartlar gereklidir: Müslüman olmak Akıl sağlığı yerinde olmak Ergenlik çağına ulaşmak Hac için maddi ve bedensel imkân sahibi olmak Yol güvenliği ve sağlık durumunun elverişli olması Bu şartlar sağlandığında, hac ibadeti kişiye farz olur.3. Hacda Yapılması Zorunlu Olan Ritüeller Nelerdir?Hac, belirli ritüellerin sırasıyla yerine getirilmesiyle tamamlanır. Bunlar arasında; İhrama girmek: Hac niyetiyle belirli giysilerin giyilmesi ve haramlardan uzak durmak. Arafat Vakfesi: Zilhicce’nin 9. günü öğleden sonra Arafat’ta bulunmak. Müzdelife’de vakit geçirmek: Akşam ve geceyi geçirmek. Şeytan taşlama: Mina’da 3 gün şeytan taşlama yapılır. Tavaf-ı Ziyaret: Kabe etrafında 7 kez dönmek. Sa’y yapmak: Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelmek. Tıraş olmak veya saçları kısaltmak: Hac sonunda yapılır. Bu ritüellere riayet etmek, hac ibadetinin geçerliliği için şarttır.4. Hacda Nelere Dikkat Edilmeli?Hac sırasında sabırlı ve sakin olmak, diğer hacılarla saygılı iletişim kurmak çok önemlidir. Ayrıca; Sağlık kontrolleri önceden yapılmalı, gerekli ilaçlar yanınızda olmalıdır. Kalabalık ve yoğunluk nedeniyle tedbiri elden bırakmamak gerekir. İhramın kurallarına harfiyen uymak, yasaklardan kaçınmak esastır. Çevre temizliğine dikkat etmek, Kabe ve kutsal mekanlara saygı göstermek vaciptir. Peygamberimiz (s.a.v) “Hacda olan her iyi davranış sadakadır” buyurmuştur. Bu nedenle iyi niyet ve güzel ahlakla hareket etmek gerekir.5. Hac ve Umre Arasındaki Fark Nedir?Hac, yılın belirli günlerinde yapılan ve farz olan büyük bir ibadettir. Umre ise yılın her zamanı yapılabilen, sünnet olarak tavsiye edilen küçük ziyaret türüdür. Hacda Arafat vakfesi gibi bazı ritüeller kesinlikle yapılmalıdır, umrede ise bu zorunluluk yoktur.6. Hac Sonrası Ne Yapılmalı?Hac tamamlandıktan sonra, bu manevi yolculuğun etkisini hayatımıza yansıtmak gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur: “Hacdan dönen kişinin günahları doğum gününden gibi temizlenir.” (Buhari)Bu nedenle hacdan sonra da ibadetlere devam etmek, güzel ahlak ve sabırla yaşamaya çalışmak esastır.İlginizi Çekebilir; Nazardan Korunma DuasıSonuç Hac ziyareti, Allah’ın bizlere verdiği en büyük fırsatlardan biridir. Bu kutsal ibadet, hem dünya hem ahiret mutluluğunun kapılarını açar. Yukarıda cevabını verdiğimiz sorular, hac yolunda size rehberlik edecektir. Her Müslüman’ın kalbinde hac arzusu vardır; Allah herkesin bu önemli ibadeti layıkıyla yerine getirmesini nasip etsin.
Devamını Göster

İslam’da ibret almak, hayatımızı doğru yola yönlendirmek için çok önemlidir. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve ibret alın.” (Âl-i İmrân, 3:102) Bu ayet, yaşanan olaylardan ders çıkarmanın inananlar için farz olduğunu açıkça belirtir. İbretlik olaylar, hem kendi hayatımızda hem de çevremizde karşılaştığımız hâdiselerde bize yol gösterir, hatalarımızı fark ettirip tevbe etmeye ve daha güzel yaşamaya teşvik eder.İbretlik Olay Nedir?İbretlik olay, içinden ders çıkarılan, insanlara hayatın gerçeklerini gösteren önemli hâdiselerdir. Bu olaylar genellikle felaketler, hatalar veya büyük başarılar şeklinde olabilir. Amaç, olayların sonuçlarından ders alıp aynı hataları tekrarlamamak, iyilik yolunda ilerlemektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Mü’min, insanların en hayırlısıdır; çünkü onlar başkalarına faydalıdır ve ibret alınacak hâdiseleri onlara anlatır.” (Tirmizî)Tarihten İbretlik Bir OlayHazreti Ömer (r.a) döneminde yaşanan bir olay çok ibretlidir. Bir gün bir adam, haksız yere malını aldığı için şikayette bulundu. Hazreti Ömer, adaleti sağlamak için derin bir inceleme yaptı ve hatasını fark eden adam, halka açıklama yapıp tevbe etti. Bu olay, adaletin, tevbenin ve halka hesap vermenin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Çünkü bir Müslüman, hata yaptığında mutlaka hatasını itiraf etmeli ve düzeltmelidir.Günümüzde İbret Alınacak OlaylarBugün de ibret alınacak birçok olay yaşanmaktadır. İnsanlar bencillik, kibir ve hırs yüzünden birbirlerinden uzaklaşmakta, toplumda fitne ve fesat artmaktadır. Bu tür olaylar bize Kur’an’ın şu ayetini hatırlatır: “Doğrusu, insan kendisini çokça düşünmelidir.” (Kasas, 28:59)Maddi zenginliklere fazla bağlanmak, manevi değerleri unutmak, insanı felakete sürükler. Bu nedenle, her olayda Allah’ın uyarılarını görmek ve hayatımıza uyarlamak gerekir.İbretlik Olaylardan Çıkarılacak Dersler Tevbe ve İstiğfar: Her insan hata yapar; önemli olan hatayı kabul edip Allah’tan bağışlanma dilemektir. Sabır ve Şükür: Zorluklar karşısında sabretmek ve nimete şükretmek insanı olgunlaştırır. Adalet: Hem kişisel hem toplumsal yaşamda adaletin önemi büyüktür. İnsanlık ve Merhamet: Birbirimize karşı merhametli olmak, toplumun huzuru için gereklidir. Kibirden Kaçınmak: Kibir, insanı Allah’a ve insanlara karşı sorumsuz yapar; tevazu ise imanın gereğidir. Sonuç ve ÖnerilerDeğerli kardeşlerim, ibretlik olaylar sadece geçmişte kalmamalı, hayatımızda yol gösterici olmalıdır. Kur’an ve sünnet ışığında yaşamak, bu olaylardan ders çıkarmak, imanımızı güçlendirir. Bu yüzden çevremizde yaşanan olumsuzluklara karşı duyarlı olmalı, sürekli muhasebe yapmalı ve Rabbimize yönelmeliyiz. Unutmayalım ki: “Her zorluktan sonra kolaylık vardır.” (İnşirah, 94:6) İbret almak, zorlukları aşmanın anahtarıdır.
Devamını Göster

Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü,Aziz kardeşlerim! Bugün, 15 Ağustos 2025 Cuma gününde, Rabbimizin bizlere emrettiği en önemli değerlerden biri olan birlik ve kardeşlik üzerinde duracağız. Hayatımızda karşılaştığımız zorluklara rağmen, Peygamber Efendimizin gösterdiği dayanışma ve sevgi örneğini yaşatmak zorundayız.Birlik olmadan toplumda huzur, barış ve güven olmaz. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Muhakkak ki müminler birbirlerinin kardeşleridir.” (Hucurat, 49:10) Bu ayet bize, kardeşlik duygusunun ne kadar kıymetli olduğunu anlatır. Farklılıklarımız bizi ayıran değil, zenginleştiren unsurlar olmalıdır. Günümüzde yaşanan fitne ve ayrılık tohumlarına karşı sağlam bir iman ve güzel ahlakla karşı koymak, her birimizin görevidir.Peygamberimiz (s.a.v) buyurur: “Müminler, birbirlerine karşı merhametli ve şefkatlidirler.” (Müslim) Bu duygu sadece sözde kalmamalı, hayatımızın her alanına yansıtılmalıdır. Aile içinde, komşuluk ilişkilerinde, iş hayatında ve toplumun her kesiminde bu ahlakı yaşatmalıyız.Aziz kardeşlerim! Bugün, 15 Ağustos’ta, geçmişten günümüze toplumumuzun birlik ve beraberliğini güçlendiren değerleri hatırlayalım ve bu değerleri yaşatmak için birbirimize destek olalım.Hutbenin Ana Mesajları Birlik ve beraberliğin önemi: Müminler kardeştir, aramızdaki sevgi ve saygı toplumsal barışın temelidir. Merhamet ve şefkat: Her alanda daha anlayışlı, daha sabırlı olmalıyız. Toplumsal dayanışma: Zorluklar karşısında birlikte hareket ederek güçlü olabiliriz. Farklılıklara saygı: İslam, farklı renk, dil ve kültürlere saygı göstermeyi emreder. Neden Bu Konu Seçildi?Toplumumuz günümüzde farklı sosyal ve ekonomik zorluklarla karşı karşıyadır. Ayrışma ve kutuplaşma, birlik duygusunu zayıflatmaktadır. Bu nedenle 15 Ağustos 2025 cuma hutbesinin ana teması olarak “Birlik ve Kardeşlik” seçilmiştir. Peygamberimizin ve Kur’an’ın bize öğrettiği gibi, farklılıklarımızı zenginlik sayarak, sevgi ve saygı çerçevesinde yaşamak zorundayız. Bu hutbe, toplumsal barışı ve dayanışmayı güçlendirmek için bir çağrıdır.Hutbenin Hayatımıza Katkısı Ruhsal destek sağlar: İnsanlar kendilerini yalnız hissettiğinde, birlik ve kardeşlik mesajları güç verir. Toplumsal barışı artırır: Farklı gruplar arasındaki bağları kuvvetlendirir. Güven ortamı oluşturur: Sağlam toplumsal ilişkiler sayesinde toplumda güven ve huzur hakim olur. Ahlaki sorumluluğu hatırlatır: İslam’ın temel öğretilerine uygun yaşamaya teşvik eder. Paylaşım Önerileri15 Ağustos 2025 Cuma hutbesi metnini aşağıdaki bağlantıdan PDF olarak indirip, cami derneklerinizde, sosyal medya platformlarında ve WhatsApp gruplarınızda kolayca paylaşabilirsiniz. 15 Ağustos 2025 Cuma Hutbesi PDF İndir Sosyal Medya İçin Görsel ve Metin Formatları Kaynaklar ve Alıntılar Kur’an-ı Kerim, Hucurat Suresi, 49:10 Buhari, Müslim Hadisleri Diyanet İşleri Başkanlığı Resmi Sitesi
Devamını Göster

Faizle Mücadele Bir İman MeselesidirKardeşim, faiz denilen illet; görünüşte cazip, hakikatte bataktır. Nice aileler, şirketler ve toplumlar faizle harap olmuştur. Çünkü faiz, Allah ve Resulü’ne savaş açmaktır. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve eğer gerçekten müminlerseniz, faizden arta kalanı bırakın. Böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından size karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin.” (Bakara, 278–279) Bu apaçık ayet gösteriyor ki, faizsiz yaşamak bir tercih değil, imanın gereğidir.Faizsiz Yaşamak Mümkün mü? Evet, MümkündürElbette kolay değildir ama imkânsız da değildir. Çünkü haramdan kaçan kul için Allah, helal yolları açar. “Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.” (Talak, 2–3) Faizin Günümüzdeki Tuzakları Kredi kartı borçları Banka kredileri (konut, ihtiyaç, taşıt) Vadeli hesaplar Taksitli alışverişlerde gizli faiz Faiz içeren sözleşmeler (senet, çek, leasing vb.) Faiz artık sadece bankada değil, pazarda, markette ve reklamlarda bile gizlenmiş halde karşımıza çıkıyor. Dikkatli olmak farzdır.İslami Alternatifler Nelerdir?1. Katılım Bankaları (Faizsiz Bankacılık)Katılım bankaları, parayı borç verip faiz almak yerine, ortaklık veya ticaret esasına göre çalışır.???? Ürünler: Murabaha (kârla satış) Mudaraba (emek-sermaye ortaklığı) İcara (kira sözleşmesi) Sukuk (faizsiz tahvil) Bu sistemde kazanç da zarar da paylaşıldığı için İslam’a uygundur.2. Altın ve Gümüş BirikimiEfendimiz (s.a.v.) zamanında insanlar birikimlerini altın ve gümüşle yaparlardı. Bu da en doğal, risksiz ve faizsiz yatırım şeklidir. “Bir dinar (altın) ve bir dirhem (gümüş) haram kılınmadıkça faiz bitmeyecektir.” (Taberânî) 3. Faizsiz Dayanışma Grupları (Ahi usulü)Eskiden esnaflar aralarında "senetli ama faizsiz" dayanışma kurar, birbirine kefil olurdu. Bugün de bu yöntem mahalle, cemaat veya aile içinde uygulanabilir.4. Faizsiz Finans Kurumları ve Katılım Sigortası Katılım sigortası (tekafül) ile faizsiz güvence sağlanabilir. Faize bulaşmadan araç veya ev edinmek için faizsiz finansman şirketleri tercih edilebilir. ???? Not: Bu kurumlar seçilirken Diyanet ve fıkıh heyetlerinden onaylı olmasına dikkat edilmelidir.5. Sadaka, Zekât ve Vakıf GeleneğiOsmanlı’da faizsiz hayat vakıflarla sağlanırdı. Yetimler, yoksullar, borçlular için borç verme vakıfları kurulmuştu. Bugün de zekât ve sadaka sistemleri, faizli çözüme mahkûm olmadan toplumu ayakta tutabilir.Faizden Kaçınmak İçin Pratik Öneriler Taksitli alışverişlerde sözleşmeleri iyi okuyun “0 faiz” reklamlarına aldanmayın, çoğu zaman dolaylı faiz vardır Kredi kartı yerine nakit ödeme alışkanlığı kazanın Harcamadan önce ihtiyaç mı, israf mı diye sorun Hayat standardını değil, Allah katındaki durumu önemseyin Haram Kazanmak Kolaydır, Ama Hesabı AğırdırEfendimiz (s.a.v.) buyurur: “Faiz yiyen, yediren, yazan ve şahitlik eden hepsi lanetlenmiştir.” (Müslim, Müsakat 105) Sadece yemek değil, yazmak, şahitlik etmek bile lanete sebeptir. Bu yüzden “ben almıyorum, sadece çalışıyorum” diyerek faize hizmet edilmez!Sonuç: Faizsiz Hayat Zor Ama MübarektirAz kazan ama helâl kazan. Çünkü: Helal az bile olsa bereketlidir Haram çok bile olsa yük olur Faizle alınan mal huzur getirmez Sabrederek kazanılan lokma ibadet olur “Haramdan sakınan kurtulur, şüphelere düşen de düşer.” (Buhârî) Sık Sorulan Sorular (FAQ)Faizsiz ev veya araba alınabilir mi?Evet, katılım finans kuruluşları ve bazı faizsiz finansman şirketleriyle mümkündür.Katılım bankaları gerçekten faizsiz mi?Sistem olarak faizsizdir ama her ürün incelenmeli, şüpheli işlemlerden kaçınılmalıdır.Faizsiz bir hayat mümkün mü? Mümkündür. İrade, sabır ve bilinçle yaşandığında hem dünyada huzur hem ahirette kurtuluş sağlar.
Devamını Göster

Rızık Arayışı, İmanın Bir ParçasıdırKıymetli kardeşim, rızık aramak insana vaciptir. Lakin her lokma boğazdan değil, önce kalpten geçer. Müslümanın kazancı sadece midesini değil, imanını da ilgilendirir. Kazancın kaynağı helal olursa, hem yediği nimet hem de duası makbul olur. Ama haram karışırsa, bereket gider, huzur kaçar.Helal Rızık, Allah’ın EmridirCenâb-ı Hak buyurur: “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların helâl ve temiz olanlarından yiyin...” (Bakara, 172) Helal kazanç, sadece para kazanmak değil, Allah’ın razı olduğu yoldan rızık aramaktır. Müslüman, alışverişinde, emeğinde, işinde kul hakkına dikkat eder, hileye başvurmaz, aldatmaz.Helal Kazancın Bereketi Nedir?Bereket, çokluk değil; azda çokluk, yorgunlukta huzurdur. Helal lokma; Kalbi yumuşatır Aileye huzur getirir Duayı kabul ettirir Nesli temiz tutar Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir.” (Buhârî, Büyû’ 15) Haram Kazancın ZararlarıKardeşim, haram kazanç bazen faizle, bazen hileyle, bazen de kul hakkı ile olur. Haramla beslenen vücut, ateşe daha yakındır. Duaya perde olur Yüreğe huzursuzluk verir Çocuklara geçer, nesli ifsat eder Nimet zannedilir, ama imtihan olur Efendimiz (s.a.v.) buyurur: “Bir adam uzun seferlere çıkar, ellerini semaya kaldırır: ‘Ya Rabbi! Ya Rabbi!’ diye dua eder. Hâlbuki yediği haram, giydiği haram, kazancı haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilsin?” (Müslim, Zekât 65) Helal Kazanç İçin Tavsiyeler Faizden uzak dur: “Allah, faizi yok eder; sadakaları ise bereketlendirir.” (Bakara, 276) Zekâtı aksatma: Malın sigortası zekâttır. Zekât verilmeyen mal bereketini yitirir. Çalışanına hakkını tam ver: “İşçinin ücretini, alnının teri kurumadan verin.” (İbn Mâce) İşinde dürüst ol: Peygamber Efendimiz (s.a.v.), doğru ve emin tüccarın kıyamette peygamberlerle beraber olacağını müjdelemiştir. (Tirmizî) Dualarla bereket iste: Rızkın artması için “Allahümme barik lena fî mâ razaktena” duası önemlidir. Çocuklara Haram Lokma Yedirmenin TehlikesiAnne babalar dikkat etmeli; çocuklara haram lokma yedirilirse, o lokmadan ahlâksızlık, itaatsizlik, isyan doğar. Din âlimleri demiştir ki: “Evladım itaat etmiyor, bak bakalım rızkına haram mı karıştı?”Toplumu Bozan Haram EkonomiFaizli sistemler, kara para, aldatıcı reklamlar... Bunlar sadece kişiyi değil, toplumu da çürütür. Bu sebeple Müslümanlar olarak ahlaklı ticaret ve üretime yönelmeliyiz.Sonuç: Helal Kazan, Huzur BulKardeşim, dünyada azla yetin ama helâlle yetin. Çünkü helal berekettir, haram ise görünmeyen bir zehirdir. Allah-u Teâlâ bizleri helalinden kazanıp, helal yediren kullarından eylesin.Sık Sorulan Sorular (FAQ)Helal kazanç nedir?Dinimize uygun şekilde, kul hakkı yemeden, faiz ve hileden uzak kazanılan paradır.Haram kazanç nelere sebep olur?Kalp huzurunu bozar, duanın kabulüne engel olur, bereketi yok eder.Kazancın helal olup olmadığı nasıl anlaşılır? Yöntemine bakılır: Hile, aldatma, faiz, rüşvet varsa helal değildir.
Devamını Göster

Aile İçi İletişim Neden Bu Kadar Önemli?Aile, bireyin ilk sosyal ortamıdır. Burada kurulan iletişim kalıpları, kişinin ileriki yaşamındaki ilişkilerini de doğrudan etkiler. Sağlıklı bir iletişim ortamı, sevgi, anlayış ve saygıyı temel alır. Eğer bu denge bozulursa, ailede çatışma, kopukluk ve duygusal uzaklaşma başlayabilir.1. Dinlemeyi Bilmek: Etkin Dinleme Nedir?Çoğu zaman insanlar dinliyormuş gibi yapar ama aslında cevap hazırlamaktadır. Oysa etkin dinleme, empati ve sabır gerektirir.???? Karşınızdakinin gözlerine bakın ???? Sözünü kesmeden dinleyin ???? Anladığınızı beden dilinizle belli edin ???? Özetleyerek geri yansıtın: “Yani diyorsun ki...”2. Açık ve Net KonuşunDolaylı anlatımlar yerine doğrudan, yargılamadan ve suçlamadan konuşun. Örnek: ❌ “Sen zaten hep böylesin!” yerine ✅ “Bu durumda kendimi yalnız hissettim.”3. Duyguları İfade Etmekten ÇekinmeyinAile bireyleri duygularını açıkça ifade ettiğinde güven ortamı oluşur. Özellikle çocukların duygularını bastırmadan ifade etmelerine fırsat verilmelidir.4. Eşler Arası İletişimi Güçlendiren Alışkanlıklar Günde en az 10 dakikalık baş başa sohbet Haftalık planlamaları birlikte yapmak Tartışmaları ertelemek yerine zamanında çözmek Eleştirirken değil, geliştirme niyetiyle konuşmak 5. Çocuklarla İletişimde Dikkat Edilmesi Gerekenler Emir vermek yerine seçenek sunun Yüksek sesle değil, anlayışla konuşun Onların da bir birey olduğunu kabul edin Onları sadece başarılı olduklarında değil, çaba gösterdiklerinde de takdir edin 6. Dijital Araçların İletişimi Etkilemesine DikkatAile üyelerinin birbirleriyle yüz yüze vakit geçirmesi, telefon veya tabletten daha değerlidir. ???? "Cihazsız akşam yemeği" gibi aile kuralları oluşturabilirsiniz.7. Anlayış, Sabır ve Empati ÜçlüsüHer ailede zaman zaman iletişim kazaları olabilir. Burada önemli olan, sabırla yaklaşmak, empati yapmak ve affedici olmaktır.Sık Sorulan Sorular (FAQ)Aile içi iletişimi geliştirmek için günlük öneriler nedir?Birlikte kahvaltı yapma, gün sonunda duygu paylaşımı ve kısa sohbetler etkili olabilir.Aile içi iletişim neden bozulur?Dinlememe, suçlayıcı dil, ilgisizlik, zaman ayıramama gibi nedenler iletişimi zayıflatır.Çocuklarla iletişimde en çok yapılan hata nedir? Onları sürekli eleştirmek veya susturmaktır. Bu durum özgüvenlerini zedeleyebilir.
Devamını Göster

Cuma Gününün Önemi Nedir?Cuma günü, İslam dininde haftalık bayram olarak kabul edilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu günü “günlerin en hayırlısı” olarak tanımlamıştır. Cuma, Müslümanlar için bir arınma, yenilenme ve dua zamanıdır.1. Cuma Gününe Özel DualarCuma günü okunması tavsiye edilen bazı dualar şunlardır: Salavat-ı Şerife: “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.” Fazileti: Peygambere salavat getirmek, günahların affına vesile olur. İstiğfar (Tevbe Duası): “Estağfirullah el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbu ileyh.” Fazileti: Kalbi arındırır, Allah’a yönelmeyi sağlar. 2. Cuma Suresi ve Kehf Suresi Okumanın Fazileti Kehf Suresi: Cuma günü Kehf Suresi’nin okunması, bir hafta boyunca kişiyi fitneden korur. Cuma Suresi: Bu sure, cuma namazının önemine dikkat çeker. Özellikle cuma sabahı okunması tavsiye edilir. 3. Cuma Günü ZikirleriCuma günü çekilmesi önerilen bazı tesbihler: “Subhanallah” – 100 kez “Elhamdülillah” – 100 kez “Allahu Ekber” – 100 kez “La ilahe illallah” – 100 kez Bu zikirler hem kalbi hem zihni arındırır. 4. Cuma Namazı Öncesi ve Sonrası İbadetler Cuma namazından önce 4 rekât nafile Namaz sonrası dua etmek için ideal zamandır Özellikle ikindiye kadar olan sürede dualar daha faziletli kabul edilir 5. Cuma Gününde Yapılması Tavsiye Edilen Diğer Ameller Temiz ve güzel giyinmek Gusül abdesti almak Misk gibi güzel koku sürmek Sadaka vermek Ana-babayı aramak veya ziyaret etmek Sık Sorulan Sorular (FAQ)Cuma günü hangi dualar okunmalı?Salavat, istiğfar, Kehf ve Cuma suresi başta olmak üzere bol bol dua ve zikir yapılmalıdır.Kehf suresi cuma günü hangi saatlerde okunmalı?Perşembe günü akşam ezanından itibaren, cuma günü ikindiye kadar okunabilir.Cuma günü yapılan dualar neden daha faziletlidir? Çünkü cuma günü içinde “duaların geri çevrilmediği bir an” olduğuna dair hadisler vardır.
Devamını Göster

İbadet Nedir?İbadet, Allah’a (c.c.) kulluk etmenin en temel göstergesidir. Sadece namaz, oruç gibi ritüellerle sınırlı olmayan ibadet, niyet ve samimiyetle yapılan her hayırlı davranışı da kapsar. İslam’da ibadet; kalp, beden ve ruh üçgeninde bir denge kurmayı hedefler.1. Ruhsal Denge ve Huzur Sağlarİbadet, kişinin iç dünyasını arındırır. Özellikle namaz, günün belli zamanlarında bireyin kendini toparlamasını sağlar. Yapılan araştırmalar, düzenli ibadet eden kişilerin daha az stres yaşadığını ve daha yüksek yaşam memnuniyeti bildirdiğini ortaya koymuştur.2. Kaygı ve Stresi AzaltırZikir, dua ve Kur’an okumak gibi ibadetler; zihinsel meşguliyetleri azaltır. Allah’a yönelmek, kişinin kontrol edemediği şeyleri teslim etmesini kolaylaştırır. Bu da anksiyete ve depresyon belirtilerinde azalma sağlar.3. Beden Sağlığına Katkı SunarÖzellikle namaz, bir tür egzersiz gibi vücut hareketlerini içerir. Namazdaki eğilme, secde ve oturma pozisyonları; kan dolaşımını hızlandırır, eklem esnekliğini artırır. Ayrıca oruç, metabolizmayı düzenler ve sindirim sistemine dinlenme fırsatı sunar.4. Toplumsal Dayanışmayı ArtırırCemaatle kılınan namazlar ve cuma buluşmaları, bireyleri yalnızlıktan çıkarır. İbadet, sosyal bağları güçlendirir, yardımlaşma ve empati duygusunu pekiştirir. Ramazan ayında yapılan iftarlar ve zekât gibi uygulamalar da bunun somut örnekleridir.5. Günlük Rutinlere Disiplin Katarİbadet saatlerinin günün belirli anlarına denk gelmesi, kişinin zamanını daha iyi yönetmesini sağlar. Sabah namazına kalkmak, hem erken uyanmayı alışkanlık haline getirir hem de güne zinde başlamayı sağlar.6. Manevi Bağ Kurarİnsan, fıtratı gereği anlam arayışındadır. İbadet bu arayışı tatmin eder. Allah ile kurulan bu bağ, kişiye güven, teselli ve umut verir. Bu bağlamda ibadet, sadece bir görev değil, aynı zamanda bir ihtiyaçtır.Sonuçİbadet sadece dini bir sorumluluk değil; ruhsal, bedensel ve toplumsal faydaları olan kapsamlı bir yaşam biçimidir. Günlük hayatta düzenli ibadet etmek, hem bu dünyada huzuru hem de ahirette ebedi saadeti hedefler.Sık Sorulan Sorular (FAQ)İbadet etmek psikolojik olarak ne kazandırır?Zihni sakinleştirir, stres ve kaygı düzeyini azaltır, kişinin içsel huzurunu artırır.Günlük ibadet alışkanlığı nasıl kazanılır?Küçük adımlarla başlamak, düzenli zaman ayırmak ve niyet etmek alışkanlık geliştirmede etkilidir.İbadet ederken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? Niyetin samimi olması, gösterişten uzak olunması ve bilinçli şekilde yapılması önemlidir.
Devamını Göster

Kıymetli okuyucularımız,İslam inancında belki de üzerinde en hassasiyetle durulması gereken konulardan biri, bir kişinin dinden çıkması, yani irtidat meselesidir. Bu konu, hem bireyin ahiret hayatını hem de toplumsal ilişkileri doğrudan etkilediği için büyük bir öneme sahiptir. Peki, hangi durumlarda dinden çıkarız? İslam uleması bu konuda hangi ölçütleri belirlemiştir? Gelin, bu önemli ve ciddi konuyu doğru kaynaklar ışığında, akla gelebilecek soruları cevaplayarak inceleyelim.İrtidat  Nedir ve Neden Bu Kadar Hassastır?İrtidat, sözlükte "dönmek, geri dönmek" anlamına gelir. İslam fıkhında ise İslam dinini kabul ettikten sonra, kendi iradesiyle ve bilinçli olarak dinden dönmek, İslam'ın temel hükümlerini inkâr etmek veya dinle alay etmek demektir. Bu, bir Müslüman için yapılabilecek en büyük günahlardan biri olarak kabul edilir, çünkü imanın temelini sarsar ve Allah'a verilen sözden dönmek anlamına gelir.İrtidat konusu neden bu kadar hassastır? Çünkü İslam, bireysel inanç özgürlüğünü esas alır. Ancak bir kişi İslam'ı benimsedikten sonra, bu dinin temel kaidelerini reddettiğinde, bu sadece kendi kişisel inanç tercihinin ötesinde, Müslüman toplumu ve dini değerler üzerinde de bir etki oluşturur. Bu yüzden İslam hukukunda irtidatın belirli şartları ve hükümleri vardır.Hangi Durumlar İrtidat Kapsamına Girer?İslam alimleri, bir kişinin dinden çıkmış sayılması için belirli şartların gerçekleşmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu şartlar genellikle kişinin kalbi inancı, sözleri ve eylemleri üzerinden değerlendirilir. İşte başlıca irtidat halleri:Allah'ı veya Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'i İnkar Etmek: İslam'ın temel prensibi olan tevhit inancına aykırı bir şekilde Allah'ın varlığını, birliğini veya peygamberliğini inkar etmek, şirke düşmek veya peygamberlere hakaret etmek, kişinin dinden çıkmasına neden olur. Örneğin, "Allah yoktur" demek veya "Muhammed (s.a.v.) peygamber değildir" demek bu kapsamdadır.Kur'an-ı Kerim'in Ayetlerini İnkar Etmek veya Alay Etmek: Kur'an, İslam'ın ana kaynağı ve Allah'ın kelamıdır. Kur'an'ın bir tek ayetini bile bile inkar etmek, hafife almak, reddetmek veya onunla alay etmek, kişiyi dinden çıkarır. Bu, "falanca ayet eskidir, artık geçerli değildir" gibi ifadelerle olabileceği gibi, Kur'an'la dalga geçme şeklinde de tezahür edebilir.İslam'ın Beş Şartını veya Temel Hükümlerini Reddettiğini Açıkça Beyan Etmek: Namazın farz olduğunu, orucun emredildiğini, zekatın gerektiğini veya haccın ibadet olduğunu bile bile reddetmek, "Bunlar bana farz değil" demek veya alenen küçümsemek irtidat sebebi sayılır. Bu, sadece bir ibadeti yapmamak değil, onun farziyetini inkâr etmek anlamına gelir.Dine, Mukaddesata veya Dini Değerlere Küfür Etmek, Hakaret Etmek: Allah'a, Peygamberlere, Kur'an'a, Kabe'ye, ezana veya diğer dini sembollere küfür etmek, hakaret etmek veya açıkça aşağılamak, kişinin iman dairesinden çıkmasına yol açar. Bu, genellikle nefret ve düşmanlık içeren söz ve davranışlarla kendini gösterir.İslam'a Ters Düşen Bir İnancı Benimsemek: İslam ile tamamen çelişen, onu reddeden veya batıl olduğunu iddia eden başka bir inancı (örneğin ateizm, putperestlik, satanizm vb.) bilinçli ve iradeli bir şekilde benimsemek de irtidat kapsamındadır.Küfre Rıza Göstermek veya Onu Desteklemek: Açıkça küfür ve şirki ifade eden bir duruma veya söze, kalben onay vermek, onu tasvip etmek veya desteklemek de bazı durumlarda irtidat olarak kabul edilebilir. Ancak bu durumda, kişinin içsel niyeti ve rızası önemlidir.Önemli Notlar ve Yanlış AnlaşılmalarZorlama ve Bilgisizlik: Bir kişi zorlama altında dinden çıktığını söylerse veya İslam hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı için yanlış bir inanç sergilerse, bu durum genellikle irtidat olarak değerlendirilmez. İslam'da inanç ve ibadetlerde niyet ve ihlas esastır.Günah İşlemek: Büyük günah işlemek (hırsızlık yapmak, zina etmek, içki içmek gibi) kişiyi fasık yapar, ancak dinden çıkarmaz. Bir kişi günah işlese de, Allah'a ve temel inanç esaslarına iman ettiği sürece Müslüman kalmaya devam eder. Çünkü İslam'da günahlar affedilebilir ve tövbe kapısı her zaman açıktır.Şüpheye Düşmek: Bir Müslümanın zaman zaman dini konularda şüpheye düşmesi, aklına sorular gelmesi doğaldır. Bu şüpheler, kişinin araştırıp doğru bilgiye ulaşma çabasıyla giderilirse bir sorun teşkil etmez. Önemli olan, bu şüpheleri iman esaslarını kökten reddetme noktasına taşımamaktır.İrtidatın Hükmü: İslam hukukunda irtidat eden kişiye tövbe etmesi ve tekrar İslam'a dönmesi için çağrıda bulunulur. Bu süre zarfında kişiye tebliğ ve irşat yapılır. Eğer kişi, tüm açıklamalara rağmen İslam'a dönmeyi reddederse, dünyevi ve uhrevi sonuçları ağır olur. Ancak bu hükümlerin uygulaması, İslam hukukunun genel prensipleri ve günümüzdeki sosyal yapılar dikkate alınarak değerlendirilmelidir.Sonuç olarak, dinden çıkma meselesi, hafife alınmaması gereken, derinlemesine bilgi ve hassasiyet gerektiren bir konudur. Her Müslümanın, imanını korumak için dini bilgisini artırması, şüphelerini gidermesi ve bilmeden dinden çıkaracak söz ve davranışlardan kaçınması büyük önem taşır. Allah Teâlâ, bizleri imanda sabit kadem eylesin ve doğru yoldan ayırmasın.
Devamını Göster

Kıymetli Müslümanlar! Değerli Cemaat!Bugün Cuma’nın feyziyle camimizde bir araya gelmiş bulunmaktayız. Rabbimize hamdolsun ki, bizleri bir kez daha bu mübarek günde, huzurunda toplanma lütfuna eriştirdi. Hutbemize başlarken, sizleri Allah’ın selamıyla selamlıyor, bu mübarek vakitte gönüllerimizi açarak O’nun kelamına kulak vermeye davet ediyorum.Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki: “Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emreder; çirkin utanmazlıktan, kötülük ve azgınlıktan nehyeder. Düşünüp ibret alasınız diye size öğüt verir.” (Nahl Suresi, 90. Ayet)Bu ayet-i kerime, bizlere iki temel ilkeyi hatırlatıyor: adalet ve merhamet. Bir toplumun ayakta kalabilmesi, fertlerinin huzur ve saadet içerisinde yaşayabilmesi ancak bu iki yüce değerle mümkündür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde bizlere adaletin ve merhametin önemini her fırsatta hatırlatmıştır. Buyurmuştur ki: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Buhari, Edeb, 27)Peki, nedir adalet ve merhamet? Adalet, her hak sahibine hakkını vermek, kimseye zulmetmemek, haksızlığa karşı durmak demektir. Merhamet ise, yaratılmışlara şefkatle yaklaşmak, zayıfa kol kanat germek, darda kalanın imdadına koşmak, affedici olmak demektir. Unutmayalım ki, adalet sadece mahkemelerde tecelli eden bir olgu değildir; ailemizde, işimizde, komşuluk ilişkilerimizde, hatta trafikte bile adaleti gözetmekle mükellefiz. Merhamet ise sadece insanlara değil, hayvanlara, bitkilere, tüm mahlukata karşı göstereceğimiz şefkatli tutumdur.Değerli kardeşlerim! Günümüz dünyasında, maalesef adaletsizliklerin, zulümlerin ve merhametsizliklerin arttığına şahit oluyoruz. Bu durum, biz müminlere büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Bizler, Hz. Ömer’in adaletiyle, Hz. Ebu Bekir’in şefkatiyle, Hz. Ali’nin cesaretiyle, Hz. Osman’ın hilmiyle yoğrulmuş bir medeniyetin mirasçılarıyız. Bu mirası layıkıyla taşımak, adaleti ve merhameti hayatımızın her alanına yaymakla mümkündür.Unutmayalım ki, Allah Teâlâ adil olanları sever. Merhamet edenlere merhamet eder. Bir hadis-i kudside Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Ey Ademoğlu! Sen merhamet et ki, sana merhamet olunsun.” Bu, hem dünyevi hem de uhrevi bir vaattir. Adil davrananlar, merhamet gösterenler, dünyada huzur bulur, ahirette de Allah’ın rızasını kazanır.Evimizde, çocuklarımıza karşı adil olmalıyız. Eşimize karşı merhametli davranmalıyız. İşyerimizde, çalışanlarımıza karşı hakkaniyetli olmalı, komşularımıza karşı şefkatli ve yardımsever olmalıyız. Toplumsal yaşamda, yetimin hakkını gözeten, fakire el uzatan, yaşlıya saygı duyan bir duruş sergilemeliyiz. İşte o zaman, hem bireysel olarak olgunlaşır, hem de toplumsal olarak daha güçlü, daha huzurlu bir yapıya kavuşuruz.Rabbim, bizleri adaletinden şaşmayan, merhametinden geri durmayan kullarından eylesin. Hutbemi tamamlarken, sözlerimi bir ayetle bitirmek istiyorum: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, Allah için şahitlik eden kimseler olun, kendi aleyhinize de olsa, ana-babanız ve akrabanız aleyhine de olsa. (Şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar fakir olsunlar (fark etmez). Çünkü Allah her ikisine de (sizden) daha yakındır. Öyleyse keyfinize uyarak adaletten sapmayın. Eğer (şahitlik ederken dilinizi) bükerseniz yahut yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa Suresi, 135. Ayet)Allah Teâlâ hepimizi doğru yoldan ayırmasın, bizleri adaletin ve merhametin şahidleri kılsın. Amin.
Devamını Göster

Namazda Eller Neden Önemlidir?Namaz, sadece söz ve hareketler bütününden ibaret değildir. Aynı zamanda kalbin ve bedenin uyum içinde Allah’a yönelmesidir. Eller, niyetin ve teslimiyetin dışa vurumudur. Namazda ellerin doğru konumu, huşunun artmasına, ibadetin daha dikkatli yapılmasına vesile olur.Erkeklerde Namazda Eller Nereye Konulur?Hanefî mezhebine göre erkeklerin namazda ellerini göbek altı veya göbek hizasında, sağ el sol elin üzerine gelecek şekilde koymaları sünnettir. Bu uygulama, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in namaz alışkanlığına dayanır. Bazı rivayetlerde ellerin göbek altında tutulması tercih edilirken, bazı hadislerde göbek hizasında olduğu görülür. Hanefî mezhebi genel olarak bu iki pozisyonu kabul eder ve sünnet sayar.Kadınlarda Namazda Eller Nereye Konulur?Kadınların namazda ellerini göğüs üzeri veya göğüs altı hizasında bağlamaları tavsiye edilir. Kadınların mahremiyet ve edep anlayışı nedeniyle ellerin biraz daha yukarıda tutulması uygun görülür. Hanefî ve diğer mezhepler, kadınların ellerini göğüs hizasında tutmalarını sünnet kabul eder.Mezhepler Arasındaki Farklılıklar Nelerdir? Hanefî Mezhebi: Erkeklerde eller göbek altında veya hizasında, kadınlarda göğüs hizasında. Şafiî Mezhebi: Erkekler ellerini göğüs üzerinde bağlar, kadınlar da genellikle göğüs üzerinde tutar. Malikî ve Hanbelî Mezhepleri: Eller göğüs üzerinde tutulur, bazı rivayetlerde ellerin bağlanmaması da kabul edilir ama genel kural bağlamaktır. Her mezhep, ellerin bağlanmasını huşu ve disiplin sembolü olarak görür.Namazda Eller Nasıl Bağlanmalıdır? Sağ el sol elin üzerine nazikçe konur. Parmaklar birbirine yapışık, eller rahat ama disiplinli şekilde tutulur. Ellerin bağlanması, namazın başından sonuna kadar korunmalıdır. Eller asla gevşek veya kontrolsüz olmamalıdır. Namazda Eller Hakkında Sıkça Sorulan SorularSoru: Ellerim çok titriyor, namazda nasıl durmalıyım? Cevap: Elleriniz mümkün olduğunca rahat ve dengeli tutulmalı, zorlamadan adabına uygun şekilde bağlanmalıdır.Soru: Ellerimi bağlamazsam namazım geçersiz olur mu? Cevap: Eller bağlanması sünnettir, farz değildir. Ancak Peygamberimiz (s.a.v) bu şekilde namaz kılmıştır. Sünneti terk etmek hoş karşılanmaz ama namaz geçerlidir.Sonuç: Namazda Ellerinizle İbadetinizi GüçlendirinNamazda ellerin doğru pozisyonu, ibadetin maneviyatını artıran önemli bir unsurdur. Hem erkekler hem kadınlar, kendi mezheplerinin gösterdiği şekilde ellerini bağlayarak namaza huşu ve disiplin katabilir. Bu küçük detay, Allah’a teslimiyetimizin en güzel yansımalarından biridir. Hutbe.net olarak, ibadetlerinizi doğru ve bilinçli şekilde yapmanız için rehberlik etmeye devam ediyoruz. Namazla ilgili diğer detaylı içeriklerimiz ve eğitim videolarımız için sitemizi ziyaret etmeyi unutmayınız.
Devamını Göster
(self.SWG_BASIC = self.SWG_BASIC || []).push( basicSubscriptions => { basicSubscriptions.init({ type: "NewsArticle", isPartOfType: ["Product"], isPartOfProductId: "CAowmuDADA:openaccess", clientOptions: { theme: "light", lang: "tr" }, }); });